Sunday 25 March 2012

New York – Manhattan: Greenvich Village ve Meat Packing District


Greenwich Village, West Village ve Meat Packing District tarafları bizim New York’u gezerken en çok vakit geçirdiğimiz yerlerdi. Nedeni basit: bu bölgede yapacak ve görecek çok şey var. Bu arada çok şey var derken müzeler ve New York’un simgesi olan turistik atraksiyonlardan bahsetmiyoruz. Kastımız daha çok cafeler, galeriler, butikler, barlar ve binlerce restoran. Seyahatte bu şekilde zaman geçirmekten hoşlanıyorsanız bu üç bölge baya bir vaktinizi alacak demektir.


The Big Lebowski filmini bilen bilir. Kendi hayran kitlesi olan, bazı replikleri ezbere bilinen güzide ve kült bir filmdir. Ame her ne olursa olsun sadece Big Lebowski ürünleri satan bir mağaza görebileceğimiz aklımıza bile gelmezdi. Greenwich Village’da bu da mümkünmüş. Bu dükkan Greenwich Village’da dolaşırken Thompson Street’de karşımıza çıktı The Big Lebowski meraklıları keyifli zaman geçirebilirler.
Eskiden mezbahaların ve et soğutma depolarının bulunduğu pek de revaçta olmayan bir bölge olan Meat Packing District -adı üzerinde Et Paketleme Mahallesi- tasarımcıların ve sanatçıların buraya el atmasıyla kısa sürede New York’un en hip mahallelerinden birine dönüşmüş. Burada hala tek tük et depolama ve dağıtımı yapan firmalar kalsa da artık pek çok mezbaha ve depo, sanat galerisi, lüks butik, cafe ya da gece kulübüne dönüşmüş durumda. Mekanlar ise hala bölgenin eski adını tiye alan semboller kullanıyorlar.
Merkezi konumu yanında sakin atmosferi ve canlı kültürel hayatı bir çok ünlüyü Greenwich Village’a çekmiş. Burada ev satın alıp bu mahallenin sakini haline gelmişler. Sokaklarda turlarken her an bunlardan birisini görmek olası. Biz tesadüfen Jim Carrey’i evinin dış cephesine grafitti yaparken gördük.
Haftanın dört günü Union Square’de kurulan köylü pazarı, hele hava da güzelse bu bölgede saatlerce vakit geçirilebilecek bir yer. Burada New York ve çevresindeki eyaletlerden gelen köylüler yoğurttan, yeşil çimen suyuna kadar akla gelebilecek her türlü organik ürünü satıyorlar. New York çevresindeki köylerde bu kada dil konuşulduğunu ve bu kadar farklı kültüre ait ürünün yetiştirildiğini tahmin etsek de bu kadarını beklemiyorduk.
Magnolia Cupcakes
Burası Greenwich Village’de Bleecker caddesinin hemen köşesinde bulunan ufak bir cupcake dükkanı. Cupcake’leri gün boyunca taze taze yapıp hemen satıyorlar. Her daim kalabalık. Mutfak açık. Cupcake’ler ve diğer pastalar yapılırken doğrudan izleyebiliyorsunuz. Kekleri avrupa standartlarına göre biraz kalorili bulsak da biz mekanı beğendik.
Greenwich Village’ın tam ortasında bulunan ve bizim de New York’ta en sevdiğimiz küçük parklardan olan Washington Square Park gece gunduz sürekli kalabalık. Burası günün her saati yürüyüşe çıkanlar, konserler veren sokak çalgıcıları, ders çalışan ya da kitap okuyan öğrenciler ve güzel havalarda güneşlenenlerle dolu.
Blue Note
Jazz müzik ile biraz da olsa ilgili oan herkese New York’a gelmişken Greenwich Village’deki Blue Note Jazz Club’de canlı müzik dinlemeyi öneririz. Bu klübün meşhur Blue Note plak firmasıyla bir alakası yok. Ama burası Half Note adıyla kendi plak ve müzik yapım firmasına sahip: Blue Note Jazz Club’de Dave Brubeck’ten Ray Charles’a kadar pek çok ünlü müzisyen sahne almış ve hala da alıyor. İşin güzel tarafı New York’ta bu kalitede isimleri canlı dinlemek Türkiye ya da Avrupa’nın diğer ülkelerine göre çok daha kolay ve hesaplı.
La Lanterna di Vittorio
Burası bize göre Greenwich Village’da yemek yenebilecek en iyi yerlerden. %100 İtalyan yemekleri sunan bu pizza ve şarap evi McDougal caddesi üzerinde ve gayet merkezi. Odun fırınında yapılan pizzası lezzetli. Bu mekanı güzel yapan bir diğer özelliği ise renkli kağıt abajurlar ve çiçeklerle dolu küçük arka bahçesi - ki biz de yemeğimizi burada yedik.
Tomoe Sushi
Greenwich’de acıkanlar ve Sushi’yi de sevenler için bu mekanı öneriyoruz. Tamoe yeme içmeden anlayan arkadaşlardan birinin tavsiyesiydi. Dışarıda sıra bekleniyor ama ama Kuzey Avrupa’lılar gibi akşam yemeğini biraz erken yerseniz hiç beklemiyorsunuz. Bir ara şehrin en iyi sushicisi imiş, hala öyle midir bilmiyoruz. Suşiler taze ve değişik. Internet siteleri çok başarılı değil ama sushilerini tadınca ününü hakettiği anlaşılıyor.
The Half Pint
Tesadüfen bulduğumuz mekanlardan. Manhattan’ın en iyi bira evi seçilmiş. Avrupa’da yaşayanların konsept olarak yakın bulacağı çok çeşitli (200 çeşit) biraları ile burada sohbet de güzelse bütün gece bile geçirilir. Şarap ve likör sevenler için de az da olsa çeşit bulunduruyorlar. Yemek menüsü de var, biz denemedik. Mekan gayet popüler, mümkünse yer bulmak için çok kalabalıklaşmadan gelinmeli.
Café Angelique
Bleecker Caddesi üzerinde güzel bir NYC kafesi. Ev yapımı meyve suları, tatlıları ve de sandviçleri var. İşletmeciler ve garsonlar da dahil olmak üzere ortamda baya bir İbranice konuşuluyor. Ortamın dekoru, ambiyansı güzel. Hava güzel olunca dışarı attıkları masalarda oturup caddede geleni geçeni izlemek zevkli. Yer bulmak biraz zor.
Bee Desserts & Café
West Village’daki hoş mekanlardan. Brezilya mutfağı ağırlıklı. Ama sabahları her zevke hitap eden çok sağlıklı kahvaltılar yapılabiliyor. Ağaçlar ve çiçeklerle dolu arka bahçesi sıcak NY sabahında vaha gibi. Akşam yemeğini denemedik. Burayı akşam yemeği için deneyen olursa yorumlarını bekleriz.
Grounded Organic Coffee & Tea House
West Village’daki diğer bir güzel café de Grounded Coffee House. Yorgunluk atmak ve birbirinden lezzetli çay ve kahveler ile kendinizi yenilemek isterseniz burada hoşça vakit geçirebilirsiniz. Buraya gelenlerin daha çok çevrede outran insanlar olduğunu farkettik. Müşteriler arasında bilgisayarları ve iş klasörleri ile çalışan çoktu. Mekanın konumu da soluklanıp dinlenmek için gayet ideal.
New York’un ülkenin diğer eyaletlerine göre daha progresif ve liberal olduğu ve diğer bişr çok yerde tabu olan pek çok şeyin burada normal olduğu bilinir. Meat Packing District’te gay haklarını destekler içerikteki bu reklam panosu da bunu doğrular nitelikte.

No comments:

Post a Comment